Kardemir A.Ş özelleşme süreciyle birlikte özellikle 2000’li yıllarda çok büyük sıkıntıya düşmüştü.
O dönem çok iyi hatırlıyorum ki şu an ismini bile hatırlamadığımız bazı sözüm ona yönetici olacak kişiler Çin’den kredi getiriyor ancak, karikatürlere bile malzeme olan Çin Seddini bir türlü aşıp da gelemeyen kredi komedileriyle avutuluyordu Karabük kamuoyu. Bu yöneticilerin zamanın Şirket televizyonunda ahkam kesmeleri bugünkü gibi hafızalarda.
O dönem bazı Haddeciler, bazı Demir tüccarları şirketler kurup KARDEMİR’e kömürler,cevherler sağlamaya çalışıyorlardı. Bu durum bir süre devam etse de maalesef kalıcı çözümler bulunamamasıyla birlikte şirket süratle kan kaybetmeye devam ediyor,adeta çatı çöküyor,üretim yapılacak bir günlük kömür bile kalmadığından söz ediliyordu. Hatırlayın çalışanlar ücretsiz izine çıkarılıyordu.
Şimdi bunları niye yazdım diye merak edenler vardır.
İşte o zor günlerde imdat çağrısıyla kimsenin cesaret edipte kefil olmadığı Şirkete merhum sayın Mutullah Yolbulan ve şimdiki yönetim kurulu üyesi sayın Kamil Güleç kolları sıvayıp adeta varlarını yoklarını ortaya koyup kefaletleriyle Kardemir’e can suyu ile birlikte hayat vermeye başlamışlardı.
Şimdi bugünlere geldiğimizde 4-5 bin kişi çalışan,katma değeri yüksek ürün çeşitliliği yatırımları sağlamış,borçlarını ödeyen,ülke ekonomisine katkı sağlayan bir şirket durumuna gelmiştir Kardemir.
Bu durumda şimdi bu iki cesur yürekli adama ne denir bilmiyorum ki. Birisine bol bol rahmet, diğerine sağlık dilemek gerekmez mi? Hataları mutlaka olmuştur her insan gibi. Ancak o günlerden bugünlere gelen KARDEMİR’i gözümüzün önüne getirirsek eğer bu iki insana teşekkür etmek lazım değil mi sizce?
Sayın başkan Rafet Vergili’nin söylediği bir söz var, o insanlar cesaretle ellerini taşın altına koydular. O dönem birçok sanayici, iş adamı bu cesareti gösteremediler demişti bir ara.
Şimdi son aylar, yıllar, günlerde hem sayın Yolbulan, hem de sayın Güleç aileleri ile ilgili bir sürü yazılıp,çizilip adeta hakaretlere varan sözler ediliyor. Dün birine,bugün öbürüne türlü türlü yorumlar yapılıp yıpratma politikalar yapılıyor.
Bu durumda araları açık bile olsa iki aile birbirine sahip çıkmalı. Tıpkı Mutullah amca ile Kamil beyin yıllardır birbirine ve dolayısı ile KARDEMİR’e sahip çıktıkları gibi.
Bu şirket çok badireler atlattı. 2010 yılında ortalığı yakan bir sendikal mücadelenin içinden geçti. O günlerde bu iki yönetici sokakta bile yürüyemiyordu.
Sadece onlar mı? Bizler bile yani Kardemir ve Çelik-İş Sendikasının yanında durduğumuz için en yakınımızdan tepkiler alıyorduk. Yani hikayesi çok.
İşte bu yüzden daha fazla yıpratmak bana haksızlık gibi geliyor. Şu an ülke ekonomik bir krizle karşı karşıya iken bu şirket ve bu şirketi bugünlere getirenlere dua ve teşekkür edelim. Bir çoğumuzun babaları,evlatları ekmek yedi ve yemeğe devam ediyor on yıllardır KARDEMİR’den.
Ben buradan her iki ailenin yetkililerine seslenmek istiyorum. Lütfen tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan bu şirkete daha çok daha çok çok sahip çıkın. Sayın yönetim kurulu başkan vekili Ömer Faruk Öz ve diğer bağımsız yönetim kurulu üyelerimizden de aynı ricada bulunuyorum.
Bir sözümde yıllarca bu şirketten ekmek yiyipte sonra bilgi, belge sızdırarak şirkete kötülük yapan insanlara. Bu şirket SPK’ya bağlı ve her türlü olumsuz haber çok büyük bir kesimi olumsuz etkiler. Kimseyi suçlamıyorum ancak biraz insaf yahu. Şirket çalışanlarına sormak lazım kaç tanesi mutsuz acaba? He bu şirkette haksızlığa uğrayan da vardır mutlaka.
Umarım ilerleyen süreçte Karabük için çok büyük önem taşıyan bu şirket ve çalışanlar çok daha mutlu rızıklarını kazanmaya devam ederler. Aksini düşünemiyorum bile. Bu yüzden dolaylı,dolaysız ekmek yenilen bu şirkete herkesin sahip çıkması gerekli diye düşünüyorum.
Yani bu Kardemir bizlerin.
Benim burada o aileyi bu aileyi savunma gibi bir derdim yok.avunduğum her zamanki gibi yaşadığımız şehir ve o şehrin en önemli değeri olan Kardemir A.Ş
Herkes bir şey yaptığında ucu nereye değer diye düşünmeli.
Neticede burası bu kentin ekmek kapısı.
Kimse ucuz ve basit düşünmemeli.
Siz ne dersiniz?