Karabük Ağız ve Diş sağlığı hastanesi başhekimi Doç Dr.Ahmet Taylan Çebi ,Covid -19 aşılaması ve sosyal tedbirlerin önemine dair yaptığı açıklamada,”Salgın bizim dayanışmamızdan, kararlılığımızdan, Karabük olarak yaktığımız mavi ateşten ve alın teri ile büktüğümüz demirden, çelikten daha kuvvetli değildir”dedi.
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Bilim Doktoru, Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi aşılanmanın ve sosyal tedbirlerin önemi konulu olarak kaleme aldığı yazıda daha önceki salgınlar ve aşılamanın etkilerinden örnekler vererek bu tereddütlerin ve kararsızlıkların yersiz olduğunu ifade etti.
Başhekim Çebi konuya dair yaptığı değerlendirmede,” “Aşı günümüzde birey ve toplum sağlığının korunması için bilinen en etkili ve ekonomik yöntemdir. Basit ve açıklayıcı olarak da patojen organizmaların zayıflatılmış ya da ölü bir şekilde vücuda verilmesidir. Bu sayede de vücudumuzun bağışıklık sisteminin, immün sistemin aktif hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Günümüze kadar; çocuk felci, difteri, boğmaca, hepatit A, hepatit B, kızamıkçık, kızamık, kabakulak, pnömokok, tetanoz, suçiçeği ve tüberküloz gibi pek çok önemli hastalığın aşısı ülkemizde de olduğu gibi pek çok ülkede başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
Aşılama ve bağışıklama hizmetlerinde ana amaç; toplumda, özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek, dolayısıyla da bu hastalıklardan sebep alan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmektir. Buna ülkemizden reel bir örnek verecek olursak; 1980 öncesinde aşının olmadığı süre zarfında difteri, çocuk felci gibi hastalıklarda vaka sayıları yüksek iken 2010 senesinden sonra aktif aşılanma sayesinde vaka sayıları kalmamıştır.
Aşı tereddütü ya da aşı kararsızlığı (vaccine hesitancy) güncel kullanılan birer terim olup Dünya Sağlık Örgütü tarafından “aşı hizmetlerinin varlığına rağmen aşıların kabulünde gecikme veya reddetme” olarak tanımlanmaktadır. Aşı karşıtı söylemlerin bazıları; aşıların içeriğinde bulunan kimyasalların insan sağlığına zararlı olduğu, aşı üreten firmaların ekonomik çıkarları ya da doğal yollarla da bu hastalıklardan korunmanın mümkün olduğu ile ilgili söylemlerdir. Aşı karşıtı fikirlerin bilimsel bir alt yapısı ve dayanağı olmasa da çok hızlı bir şekilde sosyal medya üzerinden yayılabilmekte ve toplumun aşılara güvenini azaltabilmektedir.
Bu konu üzerinden geleceğim nokta ise günümüzün en önemli konu başlığı olan Covid-19 ve aşıları.. Tüm dünyadaki bilim insanları ve sağlık otoriteleri Covid-19 ‘a karşı aşılanmanın önemini, ehemmiyetini her platformda vurgulamaktadırlar. Ayrıca bilim insanları dünya nüfusunun önemli bir kısmı aşı olmadan sosyal mesafe önlemlerinin sonlanamayacağını söylemektedir. Bilinen o ki, altını çizerek de vurgulamak istiyorum; bir toplumda bir enfeksiyona ve hastalığa karşı bağışık bireylerin oranı azalacak olursa salgınlar ortaya çıkar. Bu sebeple aşı olup olmama kararı, aşıyı reddetme ve aşı karşıtı propagandalar yapmak sadece o bireyi değil tüm toplumu ilgilendirmektedir ve aşı karşıtlığı ciddi bir Halk Sağlığı sorunudur.
Bu dönemde bizlere düşen ise; kişisel özgürlük ve toplumsal yararı birlikte koruyabilmek, aşıya ve aşılanmaya karşı bilimsel olmayan yargıları, toplumun aşılanması ve bağışıklaması konusunda ikinci planda bırakmak, aşılanmaya yönelerek tüm toplum olarak salgını kırabilecek zinciri kol kola girerek oluşturabilmek, yavrularımızın, çocuklarımızın tekrardan okullarına rahatça dönebilmesi, esnaflarımızın, işçilerimizin, işverenlerimizin, mühendislerimizin, mimarlarımızın, kolluk kuvvetlerimizin , sağlık çalışanlarımızın ve tüm meslek dallarının ve iş kollarındaki kişilerin maddi ve manevi rahat nefes alabilmesi, aile büyüklerimize sarılabilmek ve ellerini öpebilmenin mutluluğunu tekrardan yaşayabilme tutkusunu alevlendirebilmek için aşılanma ve sosyal tedbirler konusunda Karabük’ümüz olarak ülkemize ve tüm dünyaya örnek bir şehir olmaktır. Salgın bizim dayanışmamızdan, kararlılığımızdan, Karabük olarak yaktığımız mavi ateşten ve alın teri ile büktüğümüz demirden, çelikten daha kuvvetli değil. Karabük’ümüzün ülkemize ve tüm dünyaya bu konuda örnek olacağından hiç şüphem yok. Tüm Karabüklü hemşehrilerime ve ülkemize sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yeni yıl temenni eder, tüm Karabük halkımıza saygılarımı sunarım.” Şeklinde ifadelere yer verdi.